Kısmet Açma
Kısmet Açma, Türk kültüründe yaygın olan bir inanışa dayanan bir kavramdır. Kısacası, kişinin hayatında ilerlemesini engelleyen veya olumlu şansı bloke eden faktörleri ortadan kaldırmayı amaçlar. Kısmet Açma, bireyin kaderinin olumlu yönde değişmesini ve daha iyi fırsatlarla karşılaşmasını sağlama amacı taşır.
Kısmet Bağlılığı
Kısmet Bağlığı ise, bir kişinin kısmetinin kapatılmış olduğuna inanılması durumunda, bu kısıtlayıcı enerjilerden kurtulup kısmetin açılması için yapılan çalışmalardır. Bu inanışa göre, kişinin kısmeti bir tür enerjik bağlılık ile kapalıdır ve bu bağlığın çeşitli ritüeller, dualar veya semboller aracılığıyla kırılması gerekmektedir.
Kısmet Açma ve kısmet bağlığı inanışı, genellikle bir medyum veya spiritüel danışmana başvurularak gerçekleştirilir. Danışanın yaşamındaki blokajları ortadan kaldırmak, olumlu şansı artırmak ve daha iyi fırsatlarla karşılaşmasını sağlamak için çeşitli yöntemler kullanılır. Bu yöntemler arasında tılsımlar, dualar, enerji çalışmaları, ritüeller ve astrolojik analizler bulunabilir.
Ancak, kısmet açmak veya kısmet bağlığı hakkında bilinmesi gereken bir nokta, bu inanışın kişisel tercihlere, kültürel arka plana ve inanç sistemlerine dayandığıdır. Herkes bu inanışa katılmayabilir veya farklı bir inanışı benimseyebilir. Önemli olan, kişinin kendi inancına ve değerlerine uygun olan bir yolu seçmektir.
Bu açıklamalar temelinde, kısmet açma ve kısmet bağlığı, olumsuz enerjilerin ortadan kaldırılarak, kişinin hayatında daha iyi bir geleceğe yönelişini teşvik etmeyi hedefleyen bir inanç sistemini ifade etmektedir.
Kısmetin kapalı olup olmadığını insan bilemediği için, kendi isteği olan bir şeyi elde etmek için bazı sebeplere teşebbüs etmesi gerekir. Bu sebeplere teşebbüsten sonra şayet istediğimiz şeyi elde edersek, şükrederiz. Şayet istediğimiz şey elde edilmez ise, o zaman “hakkımızda hayırlı değilmiş” deyip, verilmediği için ve ahirette isteğimizin daha güzelinin verileceğine iman edip yine şükretmek gerekir.
Kısmet beklemelerde yanlış yorumlardan uzak kalınmalıdır. Bazı kimselerde yanlış bir kısmet bağlama anlayışı görülmektedir.
Evham ve su-i zanna kapılan bu kimseler tereddüt etmeden konuşabiliyorlar:
– Kızımızın ya da oğlumuzun kısmeti bir türlü çıkmıyor, çıkınca da anlaşmayla sonuçlanmıyor, bir bahane bulunup iş bozuluyor! Demek ki kısmetini bağlamışlar. Zaten falan ve filan komşulardan da şüphe ediyoruz.. diye hüküm verebiliyorlar.
Halbuki Allah (cc), hiçbir insana bir başkasının kısmetini bağlama imkan ve salahiyeti vermemiştir. Bu sebeple, kısmet bağlanması diye bir olay olamaz. Ama kısmet beklenmesi diye bir gerçek olur.
Demek ki mesele, kısmet bağlanması değil kısmetin beklenmesi meselesidir.
Bu kısmet bekleme meselesini, maneviyat büyüğü İsmail Fakirullahoğlu Hazretlerinin verdiği misal, pek güzel açıklamaktadır. Öğrencilerinden birinin eline bir testi verip kuşluk vakti çeşmeye gönderir Fakirullah Hazretleri.
Ne var ki öğrenci çeşmenin başına varınca oradaki çocuklarla oyuna dalar, ta ikindiye kadar oyun sürer. Nihayet gün batarken aceleyle testiyi doldurup döner. Bunca vakittir orada oyuna dalan öğrenciyi bu defa arkadaşları aralarına alıp hırpalamak isterler. Ancak Fakirullah Hazretleri müdahale ederek der ki:
– Neye suçluyorsunuz arkadaşınızı?
– Kuşluk vakti gönderdiniz ikindi üzeri döndü, bizi bu kadar bekletmeye hakkı var mı? Derler.
Büyük insan şöyle izah eder geç kalma sebebini.
– Arkadaşınızın kabahati yoktur bu bekleyişte. Çünkü der, çeşmenin başında oyuna dalmaya mecburdu. Kısmetiniz olan su henüz kurnaya gelmemişti, yoldaydı. Başkalarının kısmetini doldurup ta size getiremezdi. Ne zaman yoldaki sizin kısmetiniz kurnaya geldi, işte o zaman oynamayı bırakıp testiyi çeşmeye tutarak kısmetinizi doldurup getirdi.